Kamuoyuna;
Geçen yıl tam da bugünlerde ALÇEP ( Aliağa Çevre Platformu ) olarak Aliağa'da ekoloji mücadelesini örmek, yaşam alanlarımızı korumaya çalışmak ve savunmak adına bir araya geldiğimizi kamuoyuna duyurduk.
40 yılı aşkındır ağır sanayi bölgesi adı altında yatırımların hız kesmeden sürdüğü Aliağa'da " henüz hiçbir şey için geç değil " diyerek bir araya gelenleriz.
Sermayenin dil, din, siyasi düşünce, etnik köken gözetmeden bizleri mahkum ettiği yaşam koşullarında tüm farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görüyor, kimseyi ötekileştirmeden yanyana durabilmeyi öğreniyoruz.
Türkiye genelinde emek ve doğa talanının hat safhaya ulaştığı bu yılda, Aliağa'da bundan nasibini aldı. Hep söylediğimiz çevre talanında Aliağa'nın Türkiye mozaiği olduğu. Demir-çelik, gemi söküm, akaryakıt ve gaz dolum, atık geri kazanım, enerji tesisleri, nükleer santrale eşdeğer risk taşıyan rafineri ve petrokimya tesislerinin yanında, bir tanesi ÇED ( Çevresel Etki Değerlendirme ) süreci tekrar değerlendirilmesi gerektiği halde faaliyette olan ve toplamda 7 tane olacağı bilinen ithal kömürlü termik santraller. ( 1 tanesi petrokok + ithal kömürlü ) Günümüzde tüm Türkiye'de verilen çevre mücadelelerine baktığımızda bir HES ( Hidroelektrik santral )' imiz yok!
Yani sevgili dostlar, Türkiye mozaiğiyiz demekte haksız mıyız?
Bir konuya açıklık getirmekte yarar var. Bizler mevcut kirliliği yaratan tesisler, fabrikalar kapansın demiyoruz. Çalışanlarının, halkın ve ekosistemin maruz kaldığı kirliliği asgari düzeye indirmek için rehabilite edilsinler istiyoruz. Neticede yakınlarımızın, çocuklarımızın, komşumuzun kısacası Aliağa'da ve civar yerleşimlerde yaşayan pek çok kişinin ekmek kapısı, bu tesisler.
Biz fosil yakıtlı enerji ve yeni yapılacak kirli sanayi yatırımlarını istemiyoruz. Artık yeter !
Geçtiğimiz 1 yılı mücadelemiz açısından değerlendirecek olursak; 25 yıl önceki ithal kömürlü termik santral girişimi kamuoyu baskısı ve yargı kararlarıyla engellenmesine rağmen, 2008 yılında Enka A.Ş. 'nin EPDK ( Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu )' dan elektrik üretim lisansı almasıyla fosil yakıtlı termik santraller tekrar gündeme gelmiştir.
Hukuka uygun ÇED raporu olmadan elektrik üretim lisansı verilmesine yapılan itiraz üzerine firmanın kuruma başvurusuyla 2013 yılı Aralık ayında lisansı iptal edilmiştir.
Bir diğer ithal kömürlü termik santral Nisan 2014 itibariyle danıştay tarafından ÇED süreci tekrar değerlendirilmesi gerektiği kararına rağmen halen faaliyette olan İzdemir termik santralidir. ÇED süreci tamamlanmamış olan bu santrale İzmir B. B. 'nin verdiği açılma ruhsatını geri almasını istiyoruz.
Ve en son bildiğimiz üstelik de petrokok + ithal kömürlü yakıt kullanacak olan Socar Power Termik Santralinin ÇED olumlu kararının iptali için açılan davaya istinaden geçtiğimiz Aralık ayı sonunda bilirkişi tesbiti yapılmış olup, henüz karara bağlanmamıştır. Tespit öncesinde ve sonrasında heyete sesimizi duyurabilmek adına söz konusu proje alanının girişinde yer aldık. Gelişmeleri takipteyiz ve kamuoyuyla paylaşacağız.
Söz konusu Aliağa'da yaşam alanı mücadelesiyse iş bu kadarla bitmiyor.
Gözünü kar hırsı bürümüş sermaye Aliağa'nın güneyinde 54 yıl önce alınmış anayasa kararına sığınarak hala kirliliği arttırıcı yatırımlarına devam ederken, ne hikmetse bu kadar çok tehlikeli iş kolunun olduğu yerde devlet hastanesi poliklinik düzeyinde hizmet vermektedir. Acilen meslek hastalıkları hastanesi açılması konusunda yetkilileri göreve çağırıyoruz.
Aliağa'nın doğusundaki yerleşim yerleri; Güzelhisar, Çıtak, Uzunhasanlar, Karaköy ve Karakuzu taş ve maden ocaklarının yoğun tehdidi altındadır. Yine aynı bölgede, ne hikmetse hangi firmanın döktüğü ve hangi kurumun izniyle olduğu netlik kazanmayan!
tonlarca hafriyat dökümüne bağlı olarak tarım alanları ve ormanlık arazilerin alabildiğine talan edildiğini görüyoruz. Artık yeter !
Kuzeyimizdeki yerleşim yeri Çaltılıdere' de ise faaliyet gösteren 5 adet taş ocağının yarattığı sorunlarla yaşamaya çalışan yöre halkı, termik santral ve maden ocağı yatırımlarına dair yerel basında yer alan haberler üzerine gergin bir bekleyiş sürecinde. Konuya dair ilki 17 Ekim 2014' de olmak üzere 1 ay arayla BİMER ( Başbakanlık İletişim Merkezi ) 'e yaptığımız 2 başvurumuza ( 21 işgününü çoktan geçmiş olmasına rağmen ) bugüne kadar olumlu ya da olumsuz bir cevap alamadık. Kasım 2014 'de yine yerel gazetedeki haber üzerine aynı bölgenin Myrina Antik Kenti sınırları içerisinde olması dolayısıyla Anıtlar Kurulu kararıyla tarihi, doğal ve arkeolojik yönden 2. Derece Sit Alanı olmasıyla yatırımların önünün kesildiğine inanmak istiyoruz. Aralık ayı içerisinde, Aliağa Belediyesi, Anıtlar Kurulunun talebi üzerine İlçe Tarım Müdürlüğünün onayı olmadan! zeytin ağaçlarını sökme girişiminde bulunmuştur. Hukuken uygun olmadığı için ilk girişimleri engellenebilmiştir.
Bizler doğa ve yaşam savunucuları olarak elbette bu bölgedeki arkeolojik mirasımızın açığa çıkarılmasını ve yörenin turizme açılmasını isteriz. Fakat başvurumuzun üzerinden 3 ay geçmiş olmasına rağmen BİMER'den o yörede yapılacak enerji ve sanayi yatırımları konusunda cevap alamamış oluşumuz, 30 yıldır sözde! kazı çalışmaları yapılan, sınırları belli bile olmayan Kyme Antik Kenti'nin bugün hala peyderpey sit derecesi düşürülerek sanayiye peşkeş çekildiğini bile bile Myrina Antik Kenti'nin de Kyme Antik Kenti ile aynı kaderi yaşamayacağının garantisini kim verebilir!
Sevgili dostlar;
Son olarak tüm taleplerimizi toparlayacak olursak, orman ve tarım alanlarımızın, zeytinliklerimizin talan edilmesini istemiyoruz.
İlçemiz sınırları içerisinde yer alan antik kentlerimize gereken önemin verilerek, gün yüzüne çıkarılmasını ve artık Aliağa'nın adının turizmle duyulmasını istiyoruz.
Meslek Hastalıkları Hastanesi kurulması için yetkilileri göreve çağırıyoruz.
İzmir B.B.' nin İDÇ Termik Santralinin açılma ruhsatını iptal etmesini istiyoruz.
Acilen ilgili meslek odalarının katılımıyla çevresel değerlendirme çalışması yapılmasını ve kirliliğe yol açan mevcut kuruluşların rehabilite edilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz.
Ve de en önemlisi; tek başına çalışması halinde bile çevreye verdiği atıklarla hava, su, deniz ve toprak kirliliğine yol açarak başta insanlar olmak üzere tüm canlıların yaşamını tehdit eden kömürlü termik santraller, fosil yakıtlı enerji istemiyoruz.
ALİAĞA ÇEVRE PLATFORMU
YORUMLAR